İştah açıcı bir yemek veya kocaman bir dilim pasta görünce beyinde neler oluyor? Neden bazı bireyler pastanenin önünden geçtiğini fark...
İştah açıcı bir yemek veya kocaman bir dilim pasta görünce beyinde neler oluyor?
Neden bazı bireyler pastanenin önünden geçtiğini fark etmezken diğerleri için bu, işkence haline geliyor?
Zayıf insanla şişman insanın beyinleri farklı tepkiler veriyor. Aç karnına market veya pazar alışverişi önerilmediğini pek çoğumuz biliyoruz. Aynı şekilde yemek davetlerine de çok aç gidilmemesi gerekiyor. Zaten ara öğünü desteklememizin en büyük sebebi, çok fazla aç kalmamak. Çok aç olduğunuzda iştahınızı ve beynin yeme isteğini kontrol etmeniz zorlaşır. Peki bu durum, zayıf ya da şişman insanları nasıl etkiliyor?
Yale Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada, açken abur cubur yeme istediğinin nedenleri araştırıldı. Bu çalışmada sağlıklı ve normal kiloda olan bireylerle şişman bireyler karşılaştırıldı. Bilim-adamları, katılımcıları bir cihaza bağlayarak kan glikoz seviyelerinden açlık ve tokluk durumlarını, ayrıca işlevsel MRI yöntemiyle beyin aktivitelerini gözlemledi.
Derinlerdeki sinyal
Önce cihazda bağlıyken, katılımcılara çeşitli yemek fotoğrafları gösterildi ve uzun açlık halinde olmadan yani yemekten iki saat sonraki halleriyle ölçümlere başlandı. Bilimadamları, katılımcıların bu durumdayken beyindeki prefrontal kortekste çok daha fazla aktivite olduğunu gördü. Yani mantıklı düşünme ve karar verme, sebeplendirmeyle sonuç, planlama gibi yönetimsel beceriler çok daha iyi.
Böyle bir durumda birey, yüksek kalorili abur cuburları reddetmek ve duygularını kontrol etmekte başarılı oluyor. Ancak, ne zamanki glikoz değerleri düşmeye başlıyor o zaman, beyindeki daha derin alanlar aktive oluyor (Bu alanlar, duygularımızla ya da limbik sistemle ilişkili kısımlar. İsteklendirme, ödül ve bağımlılıkta önemli rol oynuyorlar). İşte o zaman yemek, bir ödül veya ceza gibi düşünülebiliyor.
Açlıkla kandaki glikoz azalınca beden hayatta kalabilmek için enerjisinin azaldığını biliyor ve yemeğe yönelerek bunu ortadan kaldırmak istiyor. İşte bu durumdaki kişi, gördüğü abur cuburu yemeye başlıyor. Aslında buraya kadar her şey mantıklı görünüyor ancak araştırmacıların dikkat çektiği en önemli kısım şu; bu döngü normal kilolu olanlarda bu şekilde işliyor ama aşırı kilolu olan bireylerde abur cubur yeme isteği kan şekerinden bağımsız olarak beyinde yer alıyor.
Biyolojik değişim
Normal olarak, beden kalori aldığında, yeme sistemi sessizleşiyor ancak obezlerde aynı pozisyonda kalıyor, bu da çok aç olmasalar bile yemek için aşırı istek duymalarına yol açıyor. Araştırmacılardan Robert Sherwin, “Neden olduğunu bilmiyoruz, tersine çevrilebilir bir durum olup olmadığını da bilmiyoruz, ancak bu sonuçlar gösteriyor ki, insanlar obez olduklarında biyolojik bir değişim geçiriyor. Bir resim ya da ilan gördüklerinde yemek için motivasyonları, zayıf insanlardaki gibi kontrol sistemlerinin altında olmuyor” diyor.
Bu çıkarıma göre, tok olduklarında bile obez insanlar yemek yemeye devam ediyor ve yemekleri, zayıf insanların ‘gördüğü’ gibi ‘görmüyor’. Çünkü ödül ve arzu sinyalleri sürekli çalışıyor. Bu tür çalışmalar obeziteyi ve bu sorunla mücadele eden bireyleri anlayıp çözüm üretmek için çok önemli anahtarlar. Eğer bu gibi bulgular farklı şekilde teyit edilirse, kiloyu korumanın tabaktan değil de beyinden başlama durumuna yönelik çalışmaların önü açılabilir.
Dilara Koçak
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!
Neden bazı bireyler pastanenin önünden geçtiğini fark etmezken diğerleri için bu, işkence haline geliyor?
Zayıf insanla şişman insanın beyinleri farklı tepkiler veriyor. Aç karnına market veya pazar alışverişi önerilmediğini pek çoğumuz biliyoruz. Aynı şekilde yemek davetlerine de çok aç gidilmemesi gerekiyor. Zaten ara öğünü desteklememizin en büyük sebebi, çok fazla aç kalmamak. Çok aç olduğunuzda iştahınızı ve beynin yeme isteğini kontrol etmeniz zorlaşır. Peki bu durum, zayıf ya da şişman insanları nasıl etkiliyor?
Yale Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada, açken abur cubur yeme istediğinin nedenleri araştırıldı. Bu çalışmada sağlıklı ve normal kiloda olan bireylerle şişman bireyler karşılaştırıldı. Bilim-adamları, katılımcıları bir cihaza bağlayarak kan glikoz seviyelerinden açlık ve tokluk durumlarını, ayrıca işlevsel MRI yöntemiyle beyin aktivitelerini gözlemledi.
Derinlerdeki sinyal
Önce cihazda bağlıyken, katılımcılara çeşitli yemek fotoğrafları gösterildi ve uzun açlık halinde olmadan yani yemekten iki saat sonraki halleriyle ölçümlere başlandı. Bilimadamları, katılımcıların bu durumdayken beyindeki prefrontal kortekste çok daha fazla aktivite olduğunu gördü. Yani mantıklı düşünme ve karar verme, sebeplendirmeyle sonuç, planlama gibi yönetimsel beceriler çok daha iyi.
Böyle bir durumda birey, yüksek kalorili abur cuburları reddetmek ve duygularını kontrol etmekte başarılı oluyor. Ancak, ne zamanki glikoz değerleri düşmeye başlıyor o zaman, beyindeki daha derin alanlar aktive oluyor (Bu alanlar, duygularımızla ya da limbik sistemle ilişkili kısımlar. İsteklendirme, ödül ve bağımlılıkta önemli rol oynuyorlar). İşte o zaman yemek, bir ödül veya ceza gibi düşünülebiliyor.
Açlıkla kandaki glikoz azalınca beden hayatta kalabilmek için enerjisinin azaldığını biliyor ve yemeğe yönelerek bunu ortadan kaldırmak istiyor. İşte bu durumdaki kişi, gördüğü abur cuburu yemeye başlıyor. Aslında buraya kadar her şey mantıklı görünüyor ancak araştırmacıların dikkat çektiği en önemli kısım şu; bu döngü normal kilolu olanlarda bu şekilde işliyor ama aşırı kilolu olan bireylerde abur cubur yeme isteği kan şekerinden bağımsız olarak beyinde yer alıyor.
Biyolojik değişim
Normal olarak, beden kalori aldığında, yeme sistemi sessizleşiyor ancak obezlerde aynı pozisyonda kalıyor, bu da çok aç olmasalar bile yemek için aşırı istek duymalarına yol açıyor. Araştırmacılardan Robert Sherwin, “Neden olduğunu bilmiyoruz, tersine çevrilebilir bir durum olup olmadığını da bilmiyoruz, ancak bu sonuçlar gösteriyor ki, insanlar obez olduklarında biyolojik bir değişim geçiriyor. Bir resim ya da ilan gördüklerinde yemek için motivasyonları, zayıf insanlardaki gibi kontrol sistemlerinin altında olmuyor” diyor.
Bu çıkarıma göre, tok olduklarında bile obez insanlar yemek yemeye devam ediyor ve yemekleri, zayıf insanların ‘gördüğü’ gibi ‘görmüyor’. Çünkü ödül ve arzu sinyalleri sürekli çalışıyor. Bu tür çalışmalar obeziteyi ve bu sorunla mücadele eden bireyleri anlayıp çözüm üretmek için çok önemli anahtarlar. Eğer bu gibi bulgular farklı şekilde teyit edilirse, kiloyu korumanın tabaktan değil de beyinden başlama durumuna yönelik çalışmaların önü açılabilir.
Dilara Koçak
Hiç yorum yok