Stres artık herkesin yaşamının baş faktörü, "Stresten yiyorum" ya da "Sinirlendikçe buzdolabını açıyorum" fazla kilonun ...
Stres artık herkesin yaşamının baş faktörü, "Stresten yiyorum" ya da "Sinirlendikçe buzdolabını açıyorum" fazla kilonun en büyük mazeretlerinden.
Araştırmalar da depresif dönemlerde insanların çok daha fazla kilo aldıklarını onaylıyor. Obezite ve metabolizma hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, depresif dönemde yeme isteğinin artmasının nedenleri hakkında bilgi veriyor ve yemeden stresli zamanları atlatmak için önerilerde bulunuyor.
Gerçekte tüm canlıların strese verdiği cevap anoreksi, yani karşılaşılan stresli bir durum karşısında yemeğin kesilmesi ve iştahsızlıktır. Peki nasıl oluyor da tüm canlılar bu reaksiyonu gösterirken, insanlar stres karşısında besin alımını çoğaltıyor? Bu konuda birçok araştırma yapılmış ve sonuçta insanların stresle yemeği artırmasının, öğrenilmiş bir davranış olduğu kantlanmış.
Karşılaşılan stresli bir durum karşısında insan dahil bütün canlıların vücudunda stres hormonları denen başta Kortizol, Adrenalin ve Noradrenalin gibi hormonlar devreye giriyor. Bu hormonların vücuda yaptığı etki kan şekerini yükseltmek, kalp hızını artırmak, damarlarda kasılma yaratmaktır. Aslında bir tür kaçmaya karşı vücudu hazırlamaktır. Yani bir tür savunma mekanizmasıdır. Korkmuş, huzursuz bir durum karşısında aslında bütün canlılar kaçmak gibi bir çıkış yolu ararken insanoğlu buzdolabına gidiyor ve hiç ihtiyacı yokken yemeye başlıyor.
Aslında insanoğlunda da durum hemen böyle olmuyor. Karşılaşılan ilk streslerde insan da diğer canlılar gibi yemeyi kesiyor ve durumla mücadele etmek için başka çıkış yolları arıyor. Yaşanılan birkaç stresten sonra böyle bir durumla karşılaştığında farkında olmadan bir şeyler yediğinde kendini mutlu hissetmeye başlıyor. Hele hele yenilen gıda karbonhidrat oranı yüksek bir yiyecekse daha çok mutlu olmaya başlıyor. Çünkü bu karbonhidratlar vücutta serotonin ve endorfin denilen mutluluk hormonlarını yükseltiyorlar. Kişi bunu yavaş yavaş öğrenmeye başlıyor. Yaşadığı üzüntülü bir olay, sinirlendiği bir durum karşısında kendini daha iyi hissetmek için başlıyor yemeye ve özellikle çikolata, tatlı gibi şeker oranı yüksek yiyecekleri seçiyor. Bu durumda da kilo alımı kaçınılmaz oluyor.
Eğer böyle bir durum yaşıyorsanız hiç moralinizi bozmayın. Bununla baş etmeyi öğrenebilirsiniz. İşte strese karşı yemekle mücadele etmenin yolları:
• Bu durumun öğrenilmiş bir davranış modeli olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın ve öğrenilmiş davranışların gerileyebileceğini bilin. Yani bu durumdan bilerek ve yeni bir davranış modeli oluşturarak kurtulacaksınız.
• Bir stresle karsılaştığınızda mutfaktan önce kendinizi dışarı atın. Özellikle gün ışığında yapılan bir yürüyüşün çikolata gibi mutluluk hormonları olan serotonini ve endorfini yükselterek antidepresan etki yaptığı biliniyor. Lütfen canınız sıkıldığında gün ışığında yürüyüş yapın. Kendinizi daha iyi hissettiğinizi göreceksiniz.
• İnsanın kendini ödüllendirmesi de kendini değerli ve mutlu hissettirir. Bir öfke nöbetinde kendinizi bir alışveriş merkezine atın. Kendinize küçücük bir toka bile alsanız en az bir tepsi baklava yemiş kadar mutlu hissettiğinizi göreceksiniz. Üstelik bu durumda baklava sonrası yaşanılan pişmanlık ve suçluluk duygusunu yaşayamayacaksınız.
• İnsanın karşılaştığı stresden kendini en iyi uzaklaştırmasının yolu, aslında ortam değiştirmesidir. Değişik olayları düşünmeye başlamasıdır. Her zaman ortam değiştirmek mümkün olmayabilir. O zaman beyninizi bulunduğunuz ortamdan uzaklaştırabilirsiniz. Bunun için de en iyi yöntem hafif ve sürekliliği olan bir roman okumaktır.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!
Araştırmalar da depresif dönemlerde insanların çok daha fazla kilo aldıklarını onaylıyor. Obezite ve metabolizma hastalıkları uzmanı Dr. Ayça Kaya, depresif dönemde yeme isteğinin artmasının nedenleri hakkında bilgi veriyor ve yemeden stresli zamanları atlatmak için önerilerde bulunuyor.
Gerçekte tüm canlıların strese verdiği cevap anoreksi, yani karşılaşılan stresli bir durum karşısında yemeğin kesilmesi ve iştahsızlıktır. Peki nasıl oluyor da tüm canlılar bu reaksiyonu gösterirken, insanlar stres karşısında besin alımını çoğaltıyor? Bu konuda birçok araştırma yapılmış ve sonuçta insanların stresle yemeği artırmasının, öğrenilmiş bir davranış olduğu kantlanmış.
Karşılaşılan stresli bir durum karşısında insan dahil bütün canlıların vücudunda stres hormonları denen başta Kortizol, Adrenalin ve Noradrenalin gibi hormonlar devreye giriyor. Bu hormonların vücuda yaptığı etki kan şekerini yükseltmek, kalp hızını artırmak, damarlarda kasılma yaratmaktır. Aslında bir tür kaçmaya karşı vücudu hazırlamaktır. Yani bir tür savunma mekanizmasıdır. Korkmuş, huzursuz bir durum karşısında aslında bütün canlılar kaçmak gibi bir çıkış yolu ararken insanoğlu buzdolabına gidiyor ve hiç ihtiyacı yokken yemeye başlıyor.
Aslında insanoğlunda da durum hemen böyle olmuyor. Karşılaşılan ilk streslerde insan da diğer canlılar gibi yemeyi kesiyor ve durumla mücadele etmek için başka çıkış yolları arıyor. Yaşanılan birkaç stresten sonra böyle bir durumla karşılaştığında farkında olmadan bir şeyler yediğinde kendini mutlu hissetmeye başlıyor. Hele hele yenilen gıda karbonhidrat oranı yüksek bir yiyecekse daha çok mutlu olmaya başlıyor. Çünkü bu karbonhidratlar vücutta serotonin ve endorfin denilen mutluluk hormonlarını yükseltiyorlar. Kişi bunu yavaş yavaş öğrenmeye başlıyor. Yaşadığı üzüntülü bir olay, sinirlendiği bir durum karşısında kendini daha iyi hissetmek için başlıyor yemeye ve özellikle çikolata, tatlı gibi şeker oranı yüksek yiyecekleri seçiyor. Bu durumda da kilo alımı kaçınılmaz oluyor.
Eğer böyle bir durum yaşıyorsanız hiç moralinizi bozmayın. Bununla baş etmeyi öğrenebilirsiniz. İşte strese karşı yemekle mücadele etmenin yolları:
• Bu durumun öğrenilmiş bir davranış modeli olduğunu hiç aklınızdan çıkarmayın ve öğrenilmiş davranışların gerileyebileceğini bilin. Yani bu durumdan bilerek ve yeni bir davranış modeli oluşturarak kurtulacaksınız.
• Bir stresle karsılaştığınızda mutfaktan önce kendinizi dışarı atın. Özellikle gün ışığında yapılan bir yürüyüşün çikolata gibi mutluluk hormonları olan serotonini ve endorfini yükselterek antidepresan etki yaptığı biliniyor. Lütfen canınız sıkıldığında gün ışığında yürüyüş yapın. Kendinizi daha iyi hissettiğinizi göreceksiniz.
• İnsanın kendini ödüllendirmesi de kendini değerli ve mutlu hissettirir. Bir öfke nöbetinde kendinizi bir alışveriş merkezine atın. Kendinize küçücük bir toka bile alsanız en az bir tepsi baklava yemiş kadar mutlu hissettiğinizi göreceksiniz. Üstelik bu durumda baklava sonrası yaşanılan pişmanlık ve suçluluk duygusunu yaşayamayacaksınız.
• İnsanın karşılaştığı stresden kendini en iyi uzaklaştırmasının yolu, aslında ortam değiştirmesidir. Değişik olayları düşünmeye başlamasıdır. Her zaman ortam değiştirmek mümkün olmayabilir. O zaman beyninizi bulunduğunuz ortamdan uzaklaştırabilirsiniz. Bunun için de en iyi yöntem hafif ve sürekliliği olan bir roman okumaktır.
Hiç yorum yok